Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurucu , Celal Bayar’ın eş-kurucu olduğu bir girişim: Türkiye İş Bankası A.Ş.
İş Bankası, kurulduğu günden bu yana, bankacılık faaliyetlerinin yanı sıra özellikle ülkemizin iktisadi kalkınmasında kritik önem taşıyan sanayi ve üretim alanlarında bizzat kurduğu ve iştirak ettiği 300'ü aşkın şirketle Cumhuriyetimizin ilk yüzyılında üstüne düşen görevi başarıyla yerine getirdi. Haziran 2025 itibarıyla da 192 doğrudan veya dolaylı iştirakimiz bulunuyor.
Bankanın kurulduğu tarihte yazılan ana sözleşmesinin ikinci maddesine baktığınızda, Bankanın kuruluş amaçlarında ziraat, sanayi, enerji üretimi ve dağıtımı, bayındırlık işleri, sigortacılık, turizm, ihracata ilişkin her türlü teşebbüsü kurmanın yer aldığını görebilirsiniz. İş Bankası'nda girişimcilik temel bir vazife ve vizyon olarak belirlenmiştir. Dolayısıyla ülkemizin gelişmesine, kalkınmasına katkı sağlayacak iştiraklerin hayata geçirilmesi, girişimcilerin desteklenmesi Bankanın aslında DNA'sından, genlerinden geliyor. Bu arada kabul etmemiz gerekir ki; İş Bankası'nın kendisi de bir girişimdir. Cumhuriyetimizin ve Bankamızın kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün kurucu , ilk Genel Müdürümüz Celal Bayar'ın eş-kurucu olduğu, 10 milyar USD (decacorn) piyasa değerini aşmayı başarmış, başarılı bir girişim.
Cumhuriyetimizin ilk yıllarında özel bir vizyon, büyük bir özen ve titizlikle çok kaliteli işlerin hayata geçirildiğini görüyoruz
İlk yıllara baktığınızda, Şişecam ve Ankara Un gibi cam ve gıda sanayiinde önemli atılımlardan Ankara Palas gibi otelciliğe, İstanbul ve İzmir'de liman işletmeciliğinden Karagöz Gazetesi, Milliyet Matbaası gibi yayıncılığa ve orman ürünlerine kadar uzanan geniş bir yelpazede pek çok önemli şirkete iştirak ettiğimiz görülüyor. Büyük sermaye gerektiren sektörlerde öncü rol üstlenen Banka, bir yandan da finansın bankacılık dışı diğer alanlarında önemli inisiyatifler alıyor. Türkiye'nin ilk milli sigorta şirketi Anadolu Anonim Türk Sigorta Şirketi 1925'te, ilk milli reasürans şirketi Milli Reasürans T.A.Ş. 1929'da Bankamız tarafından kuruluyor. Yine ülkenin ilk özel sermayeli kalkınma ve yatırım bankası olan Türkiye Sınai Kalkınma Bankası (TSKB) 1950'de kuruluyor. Anadolu Hayat, İş Yatırım, İş Finansal Kiralama, İş Faktoring, Yatırım Finansman, İş Portföy gibi iştiraklerimiz bugün finansın her alanında ülkemizde öncü şirketler…
Sanayi tarafında Şişecam, Cumhuriyetin ilanından sonra pek çok sanayi ürününde olduğu gibi cam sektöründe de dışa bağımlılığın söz konusu olduğu bir dönemde, 1935 yılında, ilk fabrikası olan Paşabahçe Şişe ve Cam Fabrikası'nı kuruyor. Cam gibi stratejik bir ürünü yerli, milli kaynaklarla üretmeye talip oluyor. Kuruluşunun hemen ardından hızlı bir şekilde üretime başlıyor ve 3 yıl içerisinde yurtdışından ithal edilen ülkenin tüm şişe ve züccaciyesini karşılar hale geliyor. Cam ithalatını azaltarak ülke kaynaklarının memlekette kalmasını sağlıyor. Şişecam, bugün dünyanın en büyük cam üreticileri arasında yer alan bir şirket, 4 kıtada 14 ülkeye yayılan üretim faaliyetleri ve 150 ülkeyi aşan satış ağı ile yolculuğunu sürdürüyor. Cam ambalaj ve düz cam alanlarında en büyük beş global üretici, soda külünde dünyada ilk üç üretici arasında yer alırken, krom kimyasallarında dünya lideri.
Saymakla bitmeyecek sayıda girişimcilik yapmış, şirket kurmuş, şirkete iştirak etmiş bir kurum olarak Unilever-İş, Türk Tuborg, Türk Pirelli, General Elektrik, Tofaş ile ortaklıklar gerçekleştirdik… Tarihimize baktığımızda, bankacılığın ülkemizde kurulup gelişmesinde laboratuvar işlevi gördüğümüzü, pek çok konuda öncü rol üstlendiğimizi, bu örneklerde olduğu gibi ekonomik kalkınma ve gelişme çabalarına çok boyutlu destek verdiğimizi görüyoruz. Bu vizyon karşısında hem şaşırıyor hem büyük saygı duyuyorum. Cumhuriyetimizin ilk yıllarında özel bir vizyon, büyük bir özen ve titizlikle çok kaliteli işlerin hayata geçirildiğini görüyoruz. Bizler de bugün yapmakta olduğumuz yatırımlarla bundan 10 sene sonra, 50 sene sonra benzer şekilde, İş Bankası neler başarmış dedirtebilirsek, kurucumuza karşı görevimizi ve sorumluluklarımızı yerine getirmiş olacağız.
Küresel ölçekte rekabet eden bir Türkiye için girişimcilik en önemli katalizör olacak
Geldiğimiz noktada, günün trendlerini yakından takip etmekten öte geleceği öngörüp buna göre trendleri yaratan, oyunun kuralını belirleyen tarafta olmak ve dijital altyapımızla geniş bir coğrafyada faaliyet gösteren, küresel ölçekte rekabet eden bir İş Bankası hikâyesi yazmak için kararlılıkla çalışıyoruz. İleri teknolojinin, üretken yapay zekanın şekillendirdiği günümüz dünyasında biz de günün koşullarına paralel olarak yapay zekayla, yüksek teknolojiyle uyumlu iştirak anlayışımıza bir nevi format atıyor, bu alandaki vizyonumuzu yeni nesil iştiraklerle çok daha güçlü bir yapıya evriltiyoruz.
Yeni nesil iştiraklerin kilit noktası olan “yeni nesil" kavramı; mevcut olan sisteme bir noktada meydan okuyan, o güne kadar süregelen işler açısından içinde yenilik barındıran ve gelecek kuşaklara hitap eden iş yapış şeklini barındırıyor. Biz de iştirakler alanında geleneksel, klasik sektörlerin ötesine geçerek teknolojiye, yapay zekaya, inovasyona dayalı alanlarda çeşitliliğe gidiyoruz. Dijitalleşme ve sürdürülebilirlik ekseninde hayata geçirdiğimiz yeni nesil iştirakleri, bizi geleceğe taşıyacak ve global çaptaki hedefleri gerçekleştirmemiz noktasında sinerji yaratacak önemli adımlar olarak görüyoruz.
Bakın burada bir parantez açmak istiyorum, size az önce Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren kurduğumuz iştirakleri anlattım. Biz şu anda bu şirketlere kanunda yazan tabiriyle “iştirak" diyoruz da, kuruldukları yıllara geri dönersek bunların hepsi aslında o dönemin yeni nesil girişimleridir.
Bankacılık faaliyetlerimiz zaten mesaimizin önemli bir kısmını alıyorken, bir de bu alanda niye bu kadar enerji harcıyoruz? Çünkü, girişimciliğin ülkemizin sürdürülebilir ekonomik kalkınmasında ve inovasyon kapasitemizin artırılmasında çok önemli bir katalizör görevi gördüğüne inanıyoruz. Birçok alanda yaratıcı çözümler üretirken bir yandan da bunun beraberinde getirdiği refah artışını, yaratılan yeni gelir kaynaklarını ve daha verimli bir Türkiye'yi hayal ediyoruz. Böylelikle küresel rekabette avantaj elde ediyor; sürdürülebilir büyüme potansiyelimizi daha da artırıyor, daha fazla katma değer yaratıyoruz. Geleceğe dair güçlü bir Türkiye, güçlü bir İş Bankası imajını pekiştiren bu adımlarla yatırımcılar nezdindeki itibarımız da artıyor, bu da doğal olarak hem ülke notumuza hem hisse değerimize orta-uzun vadede olumlu etki ediyor.
Burada oluşan döngüyü şöyle özetleyebilirim; yapay zeka, ileri teknolojilere dayalı iştirakler ve inovasyon katma değerli üretim ve gelir artışını sağlar; bu da yatırımcı algısını ve itibarı güçlendirir. Güçlenen algı ve itibar, ülke notunu ve hisse değerini yükseltir. Bu durumun beraberinde getirdiği daha fazla kaynak ve daha fazla yatırım ise sürdürülebilir gelişimi, güçlü büyümeyi ve refah artışını mümkün kılar.
Yeni nesil iştirakler aracılığıyla finansal açıdan yaratacağımız sinerjiyi, özellikle ikinci yüzyılımızda ulaşmak istediğimiz “dünyada en geniş coğrafyada en fazla müşteriye dokunan, hisse değeri en yüksek bankalardan biri olma" hedefimiz için de çok önemsiyoruz. Rekabeti ülke dışına taşıyarak, Türkiye'deki fintech'leri ve faaliyet gösterdiğimiz alanlardaki oyuncuları rakip değil yol arkadaşı görerek ve onlarla iş birlikleri yaparak küresel arenada fark yaratacağımızın, global bir oyuncu olabileceğimizin farkındalığıyla hareket ediyoruz.
Haziran 2025 itibarıyla, Bankamız özkaynağı 360,5 milyar TL, bağlı ortaklık ve iştiraklerimizin toplam bilanço net değerleri ise 240,5 milyar TL. Rakamlar zaten vizyonumuzu, gayemizi çok net olarak ortaya koyuyor, oran yüzde 67. Özkaynaklarımızın bu kadar büyük bir kısmını, özgülediğimiz portföyün adını ülkemize değer katacak sıra dışı işlemlerde, pragmatik ve radikal başlıklarda, büyük başarı hikayelerinde görmeye devam edeceğiz.
Şunu da belirtmek isterim, tüm yeni nesil girişimlerimizi ana faaliyetimiz olan bankacılık ve finans alanına özgülediğimiz sermayeden aktarmadan ve onu asla zaafa uğratmadan girişim ekosisteminden yarattığımız gelir ve fonlarla ve muhataplarına da değer katan akılcı ortaklıklar ile bir nevi oto finansman modeliyle ve dış kaynak sağlayarak yapıyoruz.
İş Enerji ile Türkiye'nin rüzgar enerjisi alanındaki yerli üretim kapasitesini artırıyoruz
Grubumuz bünyesinde Ekim 2022 yılında kurduğumuz ve rüzgâr ve güneş gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı elektrik enerjisi üretimi ve ticaretine yatırım yapan İş Enerji, faaliyete geçtikten sonra gerek yurt içi gerekse yurt dışında hızlı bir yatırım süreci yürütüp kısa sürede yaklaşık 1 milyon kişinin yıllık elektrik tedariğine karşılık gelen 1.400 MW'a ulaşan kurulu güce sahip konuma ulaştı. Yenilenebilir enerji yatırımları, özellikle ülkemizin dış ticaret açığında önemli bir kalemi oluşturan enerji bağımlılığının azaltılmasına yönelik yapısal dönüşümde kritik unsurların başında geliyor.
Haziran ayında, ülkemizde en büyük 500 sanayi kuruluşu içinde yer alan ve rüzgâr türbini üretiminin öncü şirketlerinden biri olan Ateş Çelik ile bir ortaklığa gittik. Ortaklıkla birlikte ülkemizin ihtiyaç duyduğu ithal aksamların yerli üretimine odaklanacağız ve bu yönde yatırımlar yapacağız. İş birliği, enerji bağımsızlığının giderek daha da önemli hale geldiği günümüzde, Türkiye'de kule, jeneratör ve kanat üçlemesiyle uçtan uca rüzgâr türbini üretimi mümkün olacak. Yıllık 1.500 MW'lık kurulu gücün ihtiyacını karşılayabilecek üretim kapasitesine ulaşan Ateş Çelik ülkemizin yenilenebilir enerji kurulu gücüne önemli bir katkı sağlayamaya devam edecek.
Ortaklığın paydaşları arasında Maxis Girişim Sermayesi yönetimindeki Temiz Enerji Fonu ve Atlas Fonu ile TSKB'nin ana yatırımcı olduğu Türkiye Yeşil Fonu da var. Söz konusu işlem aynı zamanda TSKB'nin Hazine ve Maliye Bakanlığı garantörlüğünde Dünya Bankası'ndan temin ettiği 155 milyon dolar tutarındaki kredi ile kurduğu, Türkiye'de ve dünyada kredi ile finanse edilen emisyon salımı azaltım ve kapsayıcı dönüşüm odaklı ilk girişim sermayesi olan Türkiye Yeşil Fonu'nun ilk yatırımı olma özelliği de taşıyor.
İş Enerji üzerinden ortaklık kurduğumuz şirketlerden bir başkası olan Polat Enerji ile birlikte hem ülkemizde hem Avrupa'da enerji depolama ve hibrit sistemler ile enerji üretiminde verimliliği artırmak ve kaynak kullanımını optimize etmek amacıyla yeni nesil teknolojilere yatırım yapıyoruz.
İştirakimiz TSKB, özellikle yeni nesil iştiraklerimizin faaliyetlerinde bizim en önemli yol arkadaşımız. Temmuz ayında İş Enerji'nin ortak olduğu Polat Enerji, TSKB'nin 143 milyon Euro tutarında teminat mektubu ile Alman BayernLB'den 127 milyon Euro tutarında nakdi finansman sağladı. Sağlanan proje finansmanıyla, 110 MW rüzgâr kapasite artışı ve 132 MW enerji depolama yatırımları gerçekleştirilecek. Söz konusu anlaşma, 22 yılla Türkiye tarihinin en uzun vadeli finansmanı niteliğinde.
2017 yılında kuruduğumuz Maxis Girişim Sermayesi 10. yılında yönettiği portföy büyüklüğünde 1 milyar ABD dolarını hedefliyor
Bankamızın yeni nesil girişimcilik ekosisteminin ilk yapıtaşı olarak 2017 yılında erken aşama ve orta ölçekli şirketlere ve bilhassa yeni nesil teknoloji startuplarına yatırım yoluyla finansman ve yanı sıra yönetim, operasyon ve strateji desteği sağlayacak girişim sermayesi yatırım fonlarını (GSYF) kurup yönetmek üzere Maxis Girişim Sermayesi'ni kurduk. Bankamızın ilk kurumsal girişim sermayesi (CVC) fonu Yenilikçi GSYF, ülkemizin ilk etki yatırım fonu FounderOne GSYF, yine ülkemizin ilk ve tek cinsiyet dengeli yatırım fonu Arya GSYF gibi erken aşama girişim sermayesi fonlarını ülkemiz girişimcilik ekosistemine kazandıran Maxis, 2021 yılında Atlas Büyüme Sermayesi GSYF'nin kuruluşu ile birlikte ülkemizde ileri aşama büyüme ve özel sermaye yatırımlarına da yön veren lider kuruluşlardan biri haline geldi.
Sadece 2025 yılında, yönettiği GSYF'ler aracılığıyla 5'i büyük ölçekli özel sermaye yatırımı, 16'sı erken ve ileri aşama girişim sermayesi yatırımı olmak üzere 21 şirkete toplam 133 milyon ABD Doları yatırım gerçekleştiren Maxis, bilhassa özel sermaye alanında enerjiden e-ticarete, sanayiden turizm işletmeciliğine, perakendeden niş parfüm üretimine kadar farklı dikeyde ülkemizin potansiyeli yüksek şirketlerinin büyüme yolculuklarına eşlik ediyor. Son yıllarda gösterdikleri başarılı performansla kendi alanlarında ülkemizin önemli markaları arasında yer alan Nishane, Orka Banyo, Sneaks Up, Stay Otel ve Restoranlarına yaptığı yatırımlarla bu markaların küresel ölçekte büyümelerine destek oluyor.
Bugün taahhüt tutarları ile birlikte 500 milyon ABD Dolarına yaklaşan yönetilen varlık büyüklüğü, kurup yönettiği toplam 13 GYSF ve kurulduğu günden bu yana 95 şirkete gerçekleştirdiği yaklaşık 350 milyon ABD Doları girişim sermayesi yatırımı ile Maxis, sadece İş Bankası ve grup şirketlerimizin değil, aynı zamanda ülkemizin önemli kurum ve şirketlerinin girişim sermayesi yatırımlarını yönlendirilen portföy yönetimi şirketi konumunda bulunuyor. Bugüne kadar yatırım yaptığı şirketlerin 3'ünden - biri kısmi olmak üzere - çıkış gerçekleştiren Maxis, hem globalde hem de ülkemizde önemli partnerler ile birlikte kuracağı ve yakın zamanda duyuracağımız yeni fonlar aracılığıyla 10. yılına kadar yönettiği fonlarda 1 milyar ABD Doları varlık büyüklüğüne ulaşmayı hedefliyor.
Moka United ve RUUT ile İngiltere pazarında dijital bankacılıkta global bir oyuncu olacağız
Moka United, Türkiye'de ödeme sistemleri ve finansal teknolojiler alanında güçlü bir konuma sahip iki öncü fintech şirketi Moka ve United Payment'ın, iki öncü gurup Oyak Grubu ve İş Bankası Grubunun Mart 2025 itibariyle güçlerini birleştirmesi ile hayata geçti.
Bu önemli birleşme, sadece Türkiye pazarında değil, uluslararası pazarlarda da rekabetçi bir fintech şirketi yaratma vizyonunun temel taşı oldu. Moka, ödeme teknolojileri çözümleriyle özellikle KOBİ segmentinde önemli bir müşteri tabanına sahipti. United Payment ise uluslararası para transferi, cüzdan ve sadakat yönetimi alanındaki çözümleriyle öne çıkıyordu. Bu birleşme iki şirketin birbirini tamamlayan güçlü yetkinliklerini tek çatı altında topladı. Birleşme sonrası ortaya çıkan Moka United; Türkiye'nin yanısıra Azerbaycan, Gürcistan, Özbekistan, Almanya ve İngiltere'de faaliyet gösteren, birçok ülkede sahip olduğu lisanslarla bölgesel büyüme kapasitesini güçlendiren ve uçtan uca finansal teknoloji altyapısı sunan bölgesel bir fintech oyuncusu konumuna ulaştı.
Moka United, Türkiye'nin güçlü finansal birikimini küresel pazarlara taşıma hedefiyle ilk olarak Avrupa'da büyüme stratejisini hayata geçiriyor, Birleşik Krallık pazarında da RUUT markasıyla dijital bankacılık hazırlıklarını sürdürüyor. Bu adım, şirketin dijital bankacılık, ödeme sistemleri ve finansal teknolojilerdeki inovasyon gücünün yurt dışı odaklı büyüme stratejisinin en önemli parçalarından biri haline gelmesini sağladı.
RUUT aracılığıyla yalnızca bir dijital banka olmayı değil; bireylerin ve işletmelerin hayatına dokunan kapsamlı bir finansal ekosistem yaratmayı hedefliyoruz. Bireysel kullanıcılarımıza günlük yaşamın akışını kolaylaştıracak kişisel hesaplar, kart çözümleri ve dijital cüzdan entegrasyonları sunarken, işletmelere şirket kuruluş desteğinden POS çözümlerine, global para transferlerinden nakit akış yönetimine kadar büyümelerini destekleyecek güçlü araçlar sağlıyoruz. Özellikle yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlarına kendi ülkelerindeymiş gibi hizmet sunmak ve KOBİ'lere, Türkiye'den İngiltere'ye uzanan ticaret köprüsü kurmak, vizyonumuzun merkezinde yer alıyor.
Moka United, yapay zeka destekli ödeme çözümleri ve gömülü finans uygulamaları ile İngiltere pazarının dijitalleşme hızına tam uyum sağlıyor. Bu teknolojik yetkinlik, Moka United'ı sadece bir hizmet sağlayıcı değil, aynı zamanda bir inovasyon ortağı haline getiriyor.
Moka United ayrıca iştiraklerinden TURAN ile birlikte Türk devletleri arasındaki uluslararası para transferini kolaylaştırıyor. 400 bini aşan kullanıcısı ve 1,5 milyar TL'nin üzerinde işlem hacmine sahip TURAN uygulaması, 13 ülkeye yayılan uluslararası para transfer ağı ile Türk Devletleri arasındaki ekonomik bağları güçlendirmeye devam ediyor.
Tüm bu yapıyı birlikte değerlendirdiğimizde Oyak grubu ile birlikte bugün Türkiye'den çıkıp Kafkaslardan başlayarak Avrupa ve İngiltere'yi içine alan bir kuşakta faaliyet gösteren bir fintech yaratmış olmanın gururunu yaşıyoruz.
Türkiye'nin fintech ihracatında bölgesel liderlikten global oyunculuğa geçişini simgeleyen Moka United, Oyak grubunun ve grubumuzun ikinci yüzyıl vizyonunda dijitalleşme ve uluslararasılaşma stratejilerinin somut bir örneği olarak öne çıkıyor.
Proemtia, 10 milyar TL'yi aşan işlem hacmiyle Türkiye'nin en büyük B2B pazaryeri
Yaklaşık 2 yıl önce faaliyete geçen yeni nesil iştiraklerimizden B2B pazaryeri platformu Proemtia'nın hedef kitlesini demir, çelik ve alüminyum ürünlerini kullanan ve ticaretini yapan firmalar oluşturuyor. Şirket, endüstriyel ürün ve emtia ticaretini dijitalleştirmeyi hedefliyor. İşletmeler arası B2B pazar yeri kurma fikri, ilk başta kurum içi bir girişimcilik fikri olarak ortaya çıkmıştı. Türkiye'de işletmeler arası ticarete aracılık eden platform sayısı bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar sınırlı. İş Bankası Grubu olarak birçok alanda olduğu gibi bu konuda da öncülük ederek 'ilk' olmak istedik.
Proemtia kısa sürede demir çelik, alüminyum, yapı malzemeleri ile külçe altın/gümüş ürünlerinin ticaretine aracılık ederek 10 milyar TL'yi aşan işlem hacmiyle Türkiye'nin en büyük B2B pazaryeri haline geldi. Yakın zamanda dökme akaryakıt ürünleri de Proemtia aracılığıyla satışa sunulacak olup, sektörel genişleme ve farklı bankaların 150 güne kadar vade sağlayan Proemtia Kart ürünlerinin dahil olmasıyla iştirakimizin büyüme sürecini devam ettirmesini ve kayda değer bir şirket değerine ulaşmasını öngörüyoruz. Öte yandan, 2025 yılı içerisinde lojistik dikeyinde hizmet vererek yük ve araç sahiplerini bir araya getiren Prosevkiyat uygulaması, Proemtia bünyesinde hayata geçirildi.
Harvard Üniversitesi ile kurduğumuz Enlila küresel sağlık ekosisteminde bir başarı hikayesine dönüşebilir
Bankamızın ikinci yüzyılının ilk yılında bilim ve teknoloji alanında küresel çapta değer yaratacak önemli bir iş birliğine daha imza attık. Şirketlere “akıllı sermaye" ile değer katan iştirakimiz İş Girişim, obezite ve yaşa bağlı hastalıklar için yeni tedavilerin geliştirilmesine finansman sağlayarak tıbbi ihtiyaçlara yönelik uygulanabilir çözümler üretmek üzere Harvard Üniversitesi ile ortak Enlila adlı biyoteknoloji girişimini hayata geçirdi. Yaklaşık 100 milyon ABD dolar değerlemesi bulunan Enlila'da, halihazırda devam eden ortaklık görüşmelerinin finalize edilmesiyle birlikte, 2025 yılı son çeyreğinde Harvard Üniversitesi'nin %10'luk pay sahibi olması planlanıyor.
Harvard Üniversitesi profesörlerinden Sn. Gökhan Hotamışlıgil'in öncülüğünde Harvard T.H. Chan Kamu Sağlığı Fakültesi bünyesindeki Hotamışlıgil Laboratuvarındaki çalışmaları destekleyecek olan bu yenilikçi girişim, FABP4 proteinin metabolik hastalıklar üzerindeki etkilerini inceleyip, bu hedefe yönelik antikorlar geliştirmeyi hedefliyor. Bu doğrultuda Enlila'nın bilimin ve finansın gücünü akademi-endüstri iş birliği çatısında birleştirerek kaliteli ve hastalıksız bir yaşam için yepyeni kapılar açacağına inanıyoruz. Bu ortaklık, bizim için sadece finansal bir yatırım değil insanlığa umut veren bir vizyonun parçası olmak anlamına geliyor.
Bugüne kadar gerçekleştirilen çalışmalar ile farklı karakterizasyon seviyelerinde ve çeşitli stratejilerle geliştirilen antikorlar, FABP4 proteiniyle bağlanma özellikleri açısından test edilerek klinik öncesi modellerde değerlendirildi. Bu süreç sonunda FABP4 proteininin nötralizasyonunu hedefleyen ve başarılı sonuçlar ortaya koyan öncü molekül (CA33), detaylı moleküler analizlerle derinlemesine incelendi. Hayvan modellerinde elde edilen sonuçlara göre CA33 molekülü diyabet, obezite, karaciğer yağlanması, kardiyovasküler hastalıklar, astım ve yaşlanmaya bağlı kronik patolojilerde umut verici etkiler ortaya koydu.
Mevcut durumda Araştırmaya Yönelik Yeni İlaç (IND) başvurusu öncesi aşamada bulunan CA33 molekülü için optimizasyon çalışmalarının tamamlanması ve 2026 yılı içinde FDA'ye (Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi) resmi başvuruyu yaparak ileriki aşamalara geçilmesi hedefleniyor.
Hotamışlıgil Laboratuvarı'nda 10 yıl boyunca yapılacak çalışmaların destekleneceği, mevcut 5 patent ailesi altında 36 patentin fikri mülkiyet haklarının Enlila sahipliğine alındığı ve gelecekte ortaya çıkabilecek buluşların lisans kullanım hakları kapsamında Türkiye'den dünyaya sunulmasının hedeflendiği proje kapsamında Enlila'nın Harvard'a yaklaşık 39 milyon ABD doları tutarında finansal taahhüdü bulunuyor.
İş Girişim tarafından gerçekleştirilmesi planlanan yatırım ile Harvard gibi dünyanın önde gelen bir bilim yuvasında Türk bilim insanlarının öncülüğünde doğan vizyonun, yerli sermaye ile desteklenerek küresel sağlık ekosisteminde bir başarı hikâyesine dönüşeceğine yürekten inanıyorum.
Maxitech ile Silikon Vadisi'nde dünyanın en önemli girişimcilik ve yatırım ekosistemindeki gelişmeleri yakından takip ediyoruz
Bankacılık nereye gidiyor, banka müşterileri ne istiyor, bu konuda fintech'ler ne yapmaya çalışıyor, büyük şirketler teknolojiyi nasıl kullanıyor? Bunun analiz edilmesi ve Bankanın aslında kas sistemine, Bankanın sinir sistemine yedirilmesi önemli. Bu konuda girişimciliğin kalbi olan ABD'de Silikon Vadisi'ni ziyaret etmiş, “biz burada yer almalıyız, buradaki olup biteni görmeliyiz ve buradan yararlanmalıyız" demiştik. Bu yaklaşımla 2016 yılında Maxitech'i Silikon Vadisi'nde açtık.
İnovasyon merkezimiz olarak gördüğümüz Maxitech sayesinde, dünyanın en önemli girişimcilik ve yatırım ekosistemindeki gelişmeleri yakından takip etme, iş birliği fırsatlarını ilk elden değerlendirme imkânı bulduk.
Silikon Vadisi'ndeki inovasyon merkezimiz elbette sadece teknolojide, dijitalleşmede olup bitenleri radarımıza aldığımız bir yer değil. Aynı zamanda sektördeki öncü konumumuzu pekiştirecek teknolojiler ve yeni iş modellerini Bankamıza ve Grup şirketlerimize kazandıracak iş birliği fırsatları da yarattığımız bir merkez. Bugün Maxitech, bizim dışımızdaki şirketlere de danışmanlık veren bir boyuta geldi. Silikon Vadisi teknolojiye yön veren bir yer, dünyanın en değerli şirketleri orada. Yetenek, yatırımcılar, ilişkiler orada ve sizin gidip oradaki iş yapışı öğrenmeniz gerekiyor; teknoloji alanında ne var ne yok görüp erkenden reaksiyon vermeniz gerekiyor. O yüzden Maxitech ile Silikon Vadisi'ndeki varlığımızı çok önemsiyorum.
Mesela, Maxitech'in yenillikçi ürünlerinden biri Maxeo. Yapay zeka optimizasyonu (AI SEO-GEO) alanında çalışan, farklı yapay zeka modellerinde şirketlerin algısını izleyen, veri kaynaklarını analiz eden ve doğru bilgilerin bu modellere ulaşmasını sağlayacak aksiyon önerileri üreten bir platform. Ürün/hizmet bazlı ve kurumsal algı takibinde kullanıyoruz. Dijital dünyadaki varlığınızı takip etmek ve buna doğru bir şekilde yön vermek zaten, sadece banka değil, herhangi bir sektörde herhangi bir şirketin en önemli işlerinden birisi. Bunu yapay zeka dünyasında da devam ettirmelisiniz. Herkes bu konuyu nasıl çözeceğini düşünüyor. Biz de düşündük, sonra düşünmenin ötesine geçtik, platform hayatta, hem bankaya hem de banka dışındaki müşterilerine hizmet veriyor.
Düşük enerjiyle yapay zeka çipi geliştiren bir şirkete ortak olduk
Ayrıca, Silikon Vadisi'nde düşük enerjiyle yapay zeka çipi geliştiren bir şirkete ortak olduk. Eğer bu düşük enerjili yapay zeka çipi üretmeyi başarırlarsa, çok büyük ses getirecek ve dünyada büyük çip üreticisi şirketlerin satın almasıyla sonuçlanacak olan bir girişim. Girişim, Nvidia GPU'lara kıyasla 10 kata kadar daha düşük güç tüketimine sahip özel bir yapay zeka hızlandırıcı çip tasarlıyor. Günümüz LLM'lerinin (büyük dil modelleri - large language models) temelini oluşturan “Transformers" mimarisini donanım düzeyinde optimize ederek, çok daha verimli ve düşük maliyetli bir çözüme ulaşmayı hedefliyorlar. Bu teknoloji sayesinde dronelar, robotlar, otonom araçlar gibi internete bağlı olmak zorunda olmadan çalışan cihazlarda yapay zeka modelleri çalıştırılabilecek. Bakın Nvidia diyorum, büyüklüğünü, teknolojisini anlatmaya gerek yok. Böyle hakim bir oyuncunun olduğu, şu anda tüm dünyanın gözünün üzerinde olduğu bu sektörde kendimize yer bulma vizyonuzla hareket ediyoruz. Hatta yer bulmanın da ötesinde daha iyi bir teknolojiyle, 10 kata kadar daha verimli bir çip ile bu sektöre yön vermek istiyoruz. Pek çok kişiye zor bir hayal gibi gelebilir bu anlattıklarımız ama bizler orada bu işin peşindeki arkadaşlarımla beraber hem yüreğimiz hem tüm gücümüzle bu hayalin gerçeğe dönüşmesi için çabalıyoruz, büyük bir başarı hikayesi yazmamızın önünde hiçbir engel olmadığna inanıyorum.
Yapay Zeka Fabrikası'na dahil olan girişimlerin değerlemesi 2 milyar ABD dolarına ulaştı
Yapay zekanın finans sektörüyle kuvvetli bir bağı olması nedeniyle biz de yenilikçi bir kurumsal girişim sermaye şirketi ve hızlandırma programı olan Yapay Zeka Fabrikası'nı (YZF) kurduk. Yapay Zeka Fabrikası, ivme yakalamış, global büyüme potansiyeli yüksek, Türk kuruculu yapay zeka girişimlerine yatırım yapıyor. Türk yapay zeka ekosisteminin gelişimini hızlandırmayı, girişimlerin ölçeklenme yolculuklarını desteklemeyi ve onları doğru ortaklarla buluşturarak küresel başarıya taşımayı hedefliyor.
YZF'yi yalnızca bir yatırımcı değil, akademisyenlerden iş dünyasına kadar geniş bir paydaş kitlesinin gelişimine yön veren bir merkez olarak kurguladık. Girişimlerin finansmana erişimini kolaylaştırırken, sağladığımız 100'den fazla tanıştırmalar ve bilgi paylaşımıyla büyümelerini hızlandırıyoruz. Kapsayıcı ve iş birliğine dayalı yaklaşımımız sayesinde yalnızca yatırım yaptığımız girişimlere değil, tüm ekosisteme değer katmayı önemsiyoruz. Bu nedenle YZF'yi kurumların ötesinde, Türk kurucuların çıkardığı en iyi yapay zeka girişimlerini destekleyen bir 'ekosistem geliştirici' olarak konumlandırıyoruz. Bu vizyonun somut çıktıları arasında hayata geçirdiğimiz 26 kategoride değerlendirilen Yapay Zeka Ödülleri ve Türkiye ile globalde düzenlediğimiz toplamda 2500+ katılımcıya ve 40 VC paydaşa hizmet eden yapay zeka ile yatırımcı ekosistemi buluşması etkinlikleri yer alıyor.
YZF'nin gelişiminde kısa sürede önemli aşamalar kaydettik. İlk yıllarda daha çok tohum ve tohum öncesi yatırımlarla girişimlere ilk adımlarında eşlik ettik. Bugün ise ekosistemin evrimleşen ihtiyaçlarına ayak uydurarak, küresel pazarlara açılmış, iş modelini oturtmuş ve daha büyük ölçekli girişimlere yatırım yapıyoruz. Tüm bunları yalnızca 2,5 yıl gibi kısa bir sürede gerçekleştirdik.
Bugün geldiğimiz noktada veri tabanımıza 2.800'ün üzerinde girişim eklendi, 52 girişimi büyüme ve destek programımıza kabul ettik, 27 girişime yatırım yaptık ve programımıza dahil olan girişimlerin toplam değerlemesi 2 milyar ABD doları seviyesine ulaştı. Bu başarı, hem girişimlerin performansını hem de YZF'nin doğru zamanda doğru ortaklarla buluşturma stratejisini ortaya koyuyor. Gelecekte de globalleşme sürecimizi hızlandırarak YZF'yi girişimciler için yurtdışına açılan bir köprü olarak konumlandırmak ve iş birlikleri ile ekosistemdeki etkisini artırarak devam etmek istiyoruz.
TIBAS Ventures
Cumhuriyetin 100. yılında yeni nesil girişim sermayesi olarak kurduğumuz ve kısa süre içerisinde pek çok yatırım gerçekleştiren 100. Yıl Girişim Sermayesi, Bankamızın 100. yılı olan 2024'ten bu yana da yolculuğunu Hollanda Amsterdam'da TIBAS Ventures olarak sürdürüyor.
TIBAS Ventures ile inovatif küresel teknoloji girişimlerine yatırım yaparak Türk girişimcilik ekosistemini Avrupa'da da desteklemeyi hedefliyoruz. TİBAŞ Ventures üzerinden yaptığımız birkaç yatırım şimdiden unicorn seviyesine ulaşmış durumda.
Girişimcilik dünyasındaki bu yatırımlarımızın, iştirak portföyümüz kanalıyla bilançomuza olumlu katkılarını da görmeye başladık. Bu katkının artarak devam etmesini bekliyoruz.
Verimlilik artışı ve sürdülebilir kalkınma önündeki engellerin aşılmasının anahtarı girişimcilikte
Bugün ülkemizin ekonomik anlamda en fazla ihtiyaç duyduğu konulardan biri, verimliliğin artırılması ve bununla doğrudan bağlantılı olarak katma değerli üretim…
Ülke olarak büyümede, kişi başına düşen milli geliri artırmada ve ekonomik sorunları çözmede hızlı yol almak, bizi hedeflediğimiz seviyelere taşıyacak atılımları yapmak istiyorsak girişimcilik bu noktada iyi bir sinerji yaratacaktır. Bu da girişimleri geleneksel iş alanlarıyla, verimsiz olduğunu gözlemlediğimiz iş alanlarıyla birleştirmekten geçer. Girişimcilik ekosisteminin kendi başına yarattığı artı değer elbette kıymetli ama geleneksel sektörlerle birleştiğinde o sektörleri kârlı ve verimli hale getirmesinin, ekonomik kalkınmaya sağladığı katkının daha önemli olduğunu düşünüyorum.
Ülkemizde özellikle toplam faktör verimliliğinde arzu ettiğimiz artışı yakalamamızın, sürdürülebilir büyüme önündeki engellerin aşılmasının anahtarlarından biri olan girişimcilik, beraberinde bilim ve teknolojinin harmanlandığı buluşlara imza atmayı, yeni iş yapış şekilleri kazanmayı ve şirketlerin yeni süreçlere adapte olmasını gerekli kılıyor.
Banka olarak bizim girişimciliğe verdiğimiz desteğin arkasında da esasında özetlemeye çalıştığım bu çerçeve yatıyor. Teknoloji odaklı iş yapış biçimlerinin yaygınlaşması ve katma değerli dijital iş modellerinin hayata geçirilmesi… Girişimcilerin bundan sonraki iktisadi hayatta yaratacakları katma değer ile daha fazla rol üstleneceğinin bilinciyle bu ekosistemi çok önemsiyor, temel stratejilerimiz arasında yer alan girişimcilik dünyasına yönelik çalışmalarımızı bu bakış açısıyla bütünsellik içerisinde yürütüyoruz.
Eğer İş Bankası'nın hikayesine bir şey ilham olacaksa, bunda, içerdeki kaynaklarla yapmak kadar dışarıdaki girişimcilere destek olup, girişimcilere kazandıracak mekanizmaları kurmanın da çok önemli olduğunu düşünüyorum.
Bu, uzun bir yolculuk. Biz de girdiğimiz alanlarda uzun süreli desteklerle var oluyoruz. Belki de bugünkü çalışmalarımızın meyvelerini 5-10 yıl sonra alacağız. Ama sonuç alınacağını bilmek, yıllar sonra çabalarımızın çıktılarını toplumda, şirketlerde görmeye başlamak sonrasına dair bizler için iyi bir motivasyon kaynağı olacak.
Bu yolculukta üniversiteler ve akademi dünyası ile iş birliği yapıyoruz. Bilimsel çalışma ile ortaya bir bilgi çıktığında bunu en iyi şekilde kullanacak, en çok fayda sağlayacak biçimde hayata geçirecek olan girişimcilik dünyası.
Girişimcilere hayallerini gerçekleştirme süreçlerinde iyi bir yol arkadaşı olmaya çalışırken bir taraftan da ekonomide verimliliği artıracak, katma değeri artıracak üretime katkı sağlamış oluyoruz.
Gerek yurtiçinde gerek yurtdışındaki faaliyetlerimizle önce startup'ları ve ekosistemi daha yakından tanıdık, sonra da ihtiyaç duyulan destekleri sağlamak üzere hızlandırma programlarından şubelere ve girişimcilere yönelik açtığımız mekanlara kadar ekosisteme uçtan uca dokunacak şekilde inisiyatifler üstlendik.
Workup Girişimcilik Programı
Workup Girişimcilik Programı ile 2017'den bu yana 157 girişimi programlarımızdan mezun ettik. Programla girişimcileri ihtiyaç duydukları alanlarda destekleyerek hızla büyümelerini sağladık ve yatırım ağımızla buluşturduk. Workup programını, tarımdan oyuna, sürdürülebilirlikten yurtdışı açılıma farklı odaklarda genişlettik. Mezunlarımız şimdiye kadar farklı fon ve yatırımcılardan 40 milyon ABD dolarının üzerinde yatırım aldı.
Girişimcilik Şubelerimiz
Stratejik açıdan önem verdiğimiz turizm, tarım, girişimcilik gibi alanlarda daha verimli çıktılar elde edilmesi ve katma değerli ürünler üretilmesine katkıda bulunmak amacıyla ihtisas şubeleri açtık, ihtisaslaşmayı artırmaya, yeni ihtisas şubeleri açmaya devam ediyoruz. “Şube bankacılığı ne olacak?" denilen bir dönemde sektörde yeni bir açılım getirdik ve banka şubelerinin varlığını etkin olarak devam ettirebileceğini gösterdik.
Girişimcilik alanındaki birikimlerimizden yararlanarak 2021 yılında Girişimcilik Şubesi Hizmet Modeli'ni hayata geçirdik ve ilk şubemizi İstanbul'da açtık. Bu model, geleneksel bir banka şubesinden çok daha fazlasını ifade ediyor. Girişimcilerle aynı dili konuşabilen, daha önce girişimlerle çalışmış, ekosistemi bilen ve anlayan bir şube kadrosuyla yola çıktık. Tasarımından hizmet anlayışına kadar, girişimcilerin bir banka şubesi olarak görmeyeceği, daha samimi ve çözüm odaklı bir yapı kurduk. Modelimizi 2022 yılında İzmir'e taşıyarak IzQ bünyesinde İzmir Startup Şubemizi açtık. 2023'te ise Ankara ekosistemini bir araya getiren Ankara Tekmer'de Ankara Startup Şubemizi devreye aldık.
Startup'ların %25'ine ulaştık
Bugün yalnızca üç girişimcilik şubemiz ile Türkiye'de ekosistemin de takip ettiği bir veri tabanına kayıtlı startup'ların %25'ine doğrudan ulaşmış durumdayız. Genel Müdürlüğümüz ve şubelerimizdeki uzman ekiplerle birlikte, geleneksel kredi ürünlerini girişimcilerin ihtiyaçlarına göre yeniden kurguladık. Bu sayede girişimcilik şubelerimiz nakdi ve gayrinakdi olmak üzere 1 milyar TL kredi büyüklüğüne ulaştı. Bugün itibarıyla 3,5 milyar TL'yi aşan bir varlık bu şubelerimizde değerlendiriliyor.
Amacımız, teknoloji girişimlerine özel ürün ve hizmetlerle donatılmış şube modelini ülke geneline taşımak, aynı zamanda Türkiye'deki tüm startup'lara ulaşarak onların büyüme yolculuğunda çözüm ortağı olmak. Bu amaçla 4. Girişimcilik Şubemizi de İşCep'te açtık. Girişimcilerin, girişimcilik şubesine gitmeden kolayca müşteri olabilmeleri için “İşCep Startup Müşteri Olmak İstiyorum" hizmetini hayata geçirdik. Böylece, Anadoluya da açılmış olduk. Böylece tüm Türkiye'yi kapsama alanımıza aldık.
Girişimcilik dünyasında kadınlara da özel bir yer açtık
İktisadi kalkınmanın ancak toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması, daha çok kadının iş hayatına katılmasıyla mümkün olacağını biliyoruz.
Kurum olarak kadınların ekonomiye katılımını kolaylaştırıyor, finansal desteklerimiz ve bunların ötesinde yürüttüğümüz kapsamlı çalışmalarla kadınların her daim yanlarında oluyoruz. Kadın girişimcilere eğitim ve mentorluk desteği veriyor, sadece ürün ve hizmetler ile Bankamız müşterileri odaklı değil fonlar aracılığıyla tüm kadınları iş hayatındaki varlıklarını güçlendirecek yönde destekliyoruz.
1924 yılında, kuruluşumuzu izleyen ilk aylarda ilk kadın çalışanlarımız da görevlerine başladı. İstanbul şubemizin muhasebe servisinde çalışmaya başlayan Fatma Ersöz ilk kadın çalışanımız oldu, hemen ardından Feride Altan da aynı şubemizin muhaberat servisinde göreve başladı. Türk bankacılığında ilk imza yetkilisi kadının ise 1929 yılında İş Bankası Beyoğlu Şubesi çalışanı Hatice Refik Hanım olduğunu; 1930'ların başında İş Bankası Ankara Merkez Şube'de muhasebe memuru olarak çalışan İclal Rıza Ersin'in Atatürk'ün yükseköğrenim görmek üzere yurtdışına öğrenci gönderilmesi talimatı doğrultusunda Cenevre'ye gönderildiğini; 1953 yılında Türkiye'nin ilk kadın banka müdürü olarak İş Bankası Nişantaşı Şubesi'ne atanan İclal Rıza Ersin'in aynı zamanda Türkiye'de iktisat doktoru unvanına sahip ilk kadın olduğunu düşündüğümüzde İş Bankası gibi bir kurumun da kadınların yanında olması kadar doğal bir şey yoktur sanırım.
Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) yürütücülüğünde ve UN Women desteğiyle 2021 yılında “Girişimde Kadın Gücü" projesini hayata geçirdik. 8 Mart 2021 Dünya Kadınlar Gününde Borsa İstanbul'da yatırım dünyasına “İş Portföy İş'te Kadın Hisse Senedi Fonu"nu sunduk. İş Portföy tarafından Koç Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Araştırma ve Uygulama Merkezi KOÇ-KAM ve Banka iş birliğiyle kurulan Fon, cinsiyet eşitliği temasına dayalı ilk fon olma özelliği taşıyor.
Toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik tabii ki pek çok şey yaptık. Ama “kadın girişimciler özelinde neler yaptınız" derseniz; Mart 2023'de kadınların ekonomik bağımsızlığının stratejik bir önceliğimiz olduğunu ortaya koyduğumuz “Kadının Güçlenmesi Bildirgesi"ni yayımladık. Bu bildirgede, insan kaynaklarından eğitime, personel ve yönetici sayısından kariyer gelişimine kadar cinsiyet eşitliğini savunan ilkelerimiz ile kadınlara yönelik finansal ve finansal olmayan destek taahhütlerimiz yer alıyor. 2023 yılında kadın işletmecilere 2028 yılına kadar 100 milyar TL tutarında finansman taahhüdüyle kadınların iktisadi yaşamda daha aktif olmalarına yönelik desteğimizi ortaya koymuştuk. Bu taahhüdümüzü 2025 yılı başında vadesinden önce başarıyla yerine getirdik ve kadın girişimcilere destek taahhüdümüzü 250 milyar TL olarak güncelledik.
Birleşmiş Milletler tarafından ilan edilen ve her yıl 15 Ekim'de kutlanan Dünya Çiftçi Kadınlar Günü vesilesiyle BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarından Toplumsal Cinsiyet Eşitliğine de katkıda bulunmak amacıyla ülkemizin çeşitli bölgelerinde "Tarımsal Üretim Yapan Kadın Kooperatifleri" ve "Üretici Çiftçi Kadınları" desteklemek için "Kadının Gücü: Geleceğin Tarımı" projesini hayata geçirdik.
Biz, Türkiye İş Bankası olarak bir asırdır şevkle, özveriyle, heyecanla, gayretle çalışmalarımızı sürdürüyoruz, geleceğimizle ilgili ne iyimser, ne kötümseriz, sadece daha güzel bir Türkiye konusunda kararlıyız. Bu alandaki çalışmalarımızı da bu kararlılıkla sürdüreceğiz.
28.10.2025