Yayınlanma Tarihi Logosu Yayınlanma Tarihi: 19.08.2021
Okuma Süresi Logosu Okuma Süresi: 4 dakika

​Stres, sorumluluklar, telaş ve kaygı gibi unsurların yarattığı olumsuz etki, çoğu zaman insan ilişkilerine de yansıyor. Her birimiz bazen iletişim kurmakta zorlanabiliyor ya da üzerimizdeki gerginliğin acısını başkalarından çıkarıyoruz. Siz de zaman zaman kendinizi patlamaya hazır bir bomba gibi hissediyor, bu gergin ruh halinden dolayı ikili ilişkilerinizde sağlıklı iletişim kurmakta zorlanıyor olabilirsiniz. Peki, gündelik yaşamın her anında ama özellikle de bu tip durumlarda kendinizi geliştirmenize olanak tanıyan bir iletişim yöntemiyle tanışmaya ne dersiniz? 

Şiddetsiz iletişimi özümseyerek yaşamınıza empati temelli bir iletişim biçimini dahil edebilir ve kendinizi en iyi şekilde ifade edebilirsiniz. Dilerseniz, şiddetsiz iletişim kavramını daha yakından tanıyalım. 

Şiddetsiz İletişim Nedir?


Şiddetsiz iletişim, iletişimin tüm taraflarının empati kavramını benimsemesi ve muhataplarını içten bir şekilde dinleyerek uzlaşma zemini yaratmaya çabalaması üzerine kurulu. Empati kurmak ve şefkat duygusunu yitirmemek, şiddetten uzak bir iletişim dilini özümsemenin iki temel anahtarı... Çünkü iletişim kuran tüm tarafların birbirlerini yargılamadan, suçlamadan ve şefkatle dinlemesi, herkesin kendini daha iyi ve açık ifade edebileceği bir iletişim ortamının kapılarını aralıyor. 

Şiddetsiz iletişimde alışkanlık haline gelmiş tepkilere ve cevaplara yer yok. Bu yöntem çerçevesinde her bireyin, iletişim sürecinde ne düşündüğünü ve hissettiğini algılayarak bilinçli cevaplar üretmesi ve kendine ilişkin farkındalık kazanması amaçlanıyor. Bu sayede, kişilerin başkaları tarafından yargılanma kaygısından doğan savunma refleksinin, şiddet içeren tepkilerin ve önyargıların da ortadan kalkması hedefleniyor. 

Şiddetsiz İletişim Yöntemi Nasıl Ortaya Çıktı?


Şiddetsiz iletişim, Amerikalı psikolog Marshall B. Rosenberg tarafından geliştirilen bir iletişim yöntemi. Rosenberg, çok erken bir yaşta, çocukluğunu yaşadığı 1940’lı yıllarda insan ilişkilerine hakim olan şiddet unsuruyla tanışmış. Bu nedenle çocukluğundan itibaren iki sorunun cevabını aramaya başlamış: Birincisi, insanı şiddet ve sömürüye dayalı davranışlara iterek doğasındaki şefkatten uzaklaştıran şey ne? İkincisi, bazı insanlar neden en zor koşullarda bile içlerindeki şefkatten vazgeçmiyor? 

Rosenberg’in sorduğu sorulara cevap bulma arzusu, onu klinik psikoloji alanında doktora eğitimi almaya ve “kalpten yaşama sanatı” olarak adlandırdığı şiddetsiz iletişim hakkında çalışmalar yapmaya kadar götürmüş. İlk olarak ABD’deki ırk çatışmalarına karşı barışçıl çözümler bulmayı hedefleyen çalışmalar yürüten Rosenberg ve arkadaşları, 1984’te bu yöntemi daha geniş kitlelere yayabilmek amacıyla Şiddetsiz İletişim Merkezi’ni kurmuş. Ayrıca, Rosenberg dilimize “Şiddetsiz İletişim: Bir Yaşam Dili” ismiyle çevrilen ve şiddetsiz iletişimin ilke ve temellerini anlatan bir kitap da kaleme almış. Günümüzde dünya çapında şiddetsiz iletişim eğitimi veren 500’den fazla sertifikalı eğitmen var. Eğitmenler ve gönüllüler, farklı ülkelerde birçok seminer ve atölye düzenleyerek şiddetsiz iletişim kavramını geniş kitlelere tanıtıyor. 
siddetsiz-iletisim-yontemi.jpg  

Şiddetsiz İletişim Nasıl Olur?


Rosenberg, şiddetsiz iletişim kavramını dört temel bileşene ayırıyor: Gözlem, duygu, ihtiyaç ve rica… Gözlem yaparken tüm yargıların bir kenara bırakılması ve objektif bir bakış açısı sergilenmesi oldukça önemli. Duyguların ise doğrudan ifade edilmesi, gerçekten kalpten gelenin söylenmesi gerekiyor. İhtiyaç bileşeni, bireylerin özlemlerini ve değerlerini aktarırken ihtiyaçlarını dile getirmesi üzerine kurulu. Çünkü Rosenberg, karşılanan ya da karşılanmayan ihtiyaçların duygularla ortaya çıktığını vurguluyor. Son bileşen olan rica ise bireylerin başkalarından talepte bulunurken açık ve pozitif bir iletişim dili kullanmaları gerektiğini ifade ediyor. 

Dört ana bileşenden yola çıkarak, şiddetsiz iletişimi aşağıdaki maddelerle örneklendirmek mümkün;

Bireyler kendilerine karşı dürüst ve şefkatli olmalı. Duygular ve düşünceler her zaman kalpten ifade edilmeli.
Bireyler duygu ve davranışlarının sorumluluğunu almaya hazır olmalı. Bazı ihtiyaçların karşılanamayabileceği fikriyle barışmalı, anı yakalama becerisi geliştirilmeli.
İnsan ilişkilerinde tüm tarafların ihtiyaçları gözetilmeli.
Gözlemler, kişisel yorumlardan ve yargılardan bağımsız olmalı.
Ricalar, zorunlu bir talep olarak anlaşılmayacak şekilde, olumlu bir dille ifade edilmeli.  

Şiddetsiz İletişim Neden Önemli?


Şiddetsiz iletişimin önemi, aslında gündelik yaşamın her anında farklı örneklerle karşımızda. Örneğin, şiddetsiz iletişimin benimsenmesi aile ortamında koşulsuz sevgiden doğan bağlar inşa edilmesine, gücün yalnızca koruyucu amaçla kullanılmasına ve güven ortamının geliştirilmesine zemin hazırlayabilir. İkili ilişkilerde şiddetsiz iletişim kurulması, tarafların birbirlerini daha içten şekilde dinlemesine, kendini daha iyi ifade edebilmesine ve duygusal bağların güçlenmesine yardımcı olabilir. 

Şiddetsiz iletişim okul ve iş hayatında kurulan iletişim biçimlerinin gelişmesine de olanak tanıyan bir yöntem. Empatiyi ve şefkati merkezine alan bir iletişim dili, çalışanların ve öğrencilerin potansiyelini zirveye çıkarmakta, verimliliği ve işbirliğini geliştirmekte son derece etkili. Elbette her bireyin kendiyle olan ilişkisi açısından da bu kavramlar oldukça önemli. Kendini acımasızca yargılamayan ve düşünceleri hakkında farkındalık sahibi olan kişiler duygu yönetimi süreçlerini çok daha başarılı bir şekilde ilerletebilir. Eylemleri manevi değerleriyle kesişenler, hem kendileriyle barışık bir yaşam sürebilir hem de topluma ve çevreye karşı ön yargılarından uzaklaşabilir.  

Kısacası, şiddetsiz iletişim bireylerin kendileriyle ve çevrelerindeki kişilerle daha sağlıklı ve güçlü bağlar kurmaları açısından önemli bir role sahip. Bu yöntemi özümseyerek yaşamınızın bir parçası haline getirerek yaşadığınız anlaşmazlıklara çok daha hızlı ve etkili çözümler getirebilir, öfke yönetimi becerinizi geliştirebilir ve önyargıları zihninizden uzaklaştırabilirsiniz. 

Tıpkı şiddetsiz iletişim gibi, etkili iletişim de daha başarılı ve mutlu bir yaşamın kapılarını aralayan temel yöntemlerden biri. Etkili iletişim hakkında daha detaylı bilgi sahibi olmak için burayı​ ziyaret edebilirsiniz.







Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, yetkili kuruluşlar tarafından kişilerin risk ve getiri tercihleri dikkate alınarak kişiye özel sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler ise genel niteliktedir. Bu tavsiyeler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. İşbu blog sayfası aracılığı ile sunulan tavsiyelere dayanarak alınan/alınacak yatırım kararlarının ve yapılan/yapılacak alım satım vb. işlemlerinden ve bu işlemlerin olası neticelerinden Türkiye İş Bankası A.Ş. herhangi bir surette sorumlu değildir.